Home » YAZILARIM » “ZEMHERİDE GÜL ÇEKERSE CANINIZ…”

“ZEMHERİDE GÜL ÇEKERSE CANINIZ…”

Zemheride kırmızı gül

“ZEMHERİDE GÜL ÇEKERSE CANINIZ…”

01 Şubat 2012

Karın cefası vardır elbette ama sefası da yok mu? Geçen seferki gibi aniden bastırmadığından fizik ve psikolojik şartlar daha uygundu kar yağışına. İstanbul’ da soğukta kalan evsizlere olabildiğince ulaşıldı gibi gözüküyor ama mutlaka bu havada sıkıntı çekenler de var. Umarım haberdar olanlarımız duyarsız kalmaz…

Rutinden zorunlu olarak çıktık bazılarımız, işler yavaşladı, hayat ağır çekim gidiyor ama dışarıya bir bakın tabiat ne güzel gösteri yapıyor. Gözünü pencereden alamıyor insan, bir fincan kahve ve kar havanın sertliğine rağmen sohbetleri yumuşattı. Kar zamanları şimdilerde ve herkesin aklı gitti bir yerlere…

Genç ve afacan bir danışanım “Kar yağsa da okul tatil olsa.” diyordu sömestre tatili öncesi, şimdi kahrediyordur geç gelen kara! Can dostum ziyarete geldi bana uzak bir şehirden, pencereden önümüzde uzanan beyazlığa bakıp, çok renkli hayaller kuruyor. Annem müthiş kış yemekleri yapıp, bizi davet ettiği ve içimizi ısıttığı için, ne çok şükran duyduk kendisine. Romantizmin tavan yaptığı, duyguların coştuğu durumlara da şahit olduk; müsebbibi “kar” dır bu aralar…

Ben çocukken kar daha çok yağardı yaşadığım yerlere, çocuklar biraz dik yolları kayarak adeta kayak pisti kıvamına getirirlerdi. Okul dönüşü yaramaz çocukların kartopunun içine taş koyup atmaları yüzünden, bugün bile kartopu oynayamam. Ankara’ da üniversitede okuduğum yıllarda kampüste kışlar çok çetin geçtiğinden, kaldığım yurda iniş merdivenlerinde düşme hikayelerim meşhurdu, kuyruk sokumumu bile kırmıştım. Ankara’ da soğuktan kesik kesik derimizin acıdığını, gözümüzden yaş geldiğini biliriz o yıllarda.

Ama hissettirmez mi yaşadığınızı kar da, soğuk da daha bir başka? Mevsim kışa döndüyse, siz de içinize dönün diye değil midir? Doğanın ikramı kar tanelerinin dansı ve beyaza bürünmüş bir tabiat ise, size ihtiyacınız olanı veriyor demektir. Sadece yaşamak kalıyor geriye; biraz miskin, belki dingin, belki yalnız, belki sessiz… Siz yaşayın diye, size göre bu döngü…

Otuzüç yılın en soğuk günü dendi İstanbul için dün haberlerde, kimbilir böyle bir ocak ayı bir daha ne zaman yaşanır?

“Kar beyazdır ölüm, ellerinden gülüm.” şarkısıyla analım Kerim Tekin’ i de. Ölümün soğukluğunu karın sıcaklığı ile kabul edilebilir hale getiren söz yazarı Tayfun ve Beste Duygulu’ nun, metafor olarak “kar” ı kullanmaları da çok anlamlı değil mi? Sevgiliye kavuşmaya engel olan veya yalnızlığın atfedildiği “kar” şarkıları da var, Nilüfer’ in söylediği “Kar taneleri” gibi.

Suçu “kar” a atmak kolay öyle değil mi? Ya “kar” a rağmen gelenler, kar ile gelen yalnızlığı sevenler, üşümenin de zevkine varanlar… Zemheri ayındayız doğrudur, Zülfü Livaneli’ nin türküde söylediği gibi; “Zemheride gül çekerse canınız”, gönlünüzde güller açtıracak kişiler sokun hayatınıza ya da siz açın başkasında… İnce saz’ ın “Üsküp sevda şarkısı” nda söylediği gibi;

“kırk düğüm atmışlar sevda üstüne
yoluna çıkarsa çöz getir bana
zemheri ayında güller açtırdın
gönlümün kışında yaz getir bana”