Psikopatik kişilik – Antisosyal kişilik bozukluğu
10 Temmuz 2014
Şu günlerde, Kevin Dutton’ ın Cem Duran’ ın çevirisi ile Domingo yayınlarından çıkan “Olağan Psikopatlar” adlı kitabını okuyorum.
Oxford Üniversitesi’ den Prof. Kevin Duton psikopatik eğilimlerin insanın doğasında olduğunu ve gerçek hayatta da cerrahlar, avukatlar, gazeteciler, üst düzey yöneticiler ve politikacılar arasında psikopatik kişiliklerin hiç de azımsanmayacak kadar yaygın olduğuna gönderme yapıyor.
“Psikopatların ortak bir özelliği varsa, o da paravanlarının arkasında acımasız bir yırtıcının buz gibi soğuk kalbi çarpıyor olmasına rağmen, kendilerine sıradan insan havası verme konusundaki dört dörtlük becerileridir” diyen Dutton aynı zamanda psikopatların, başta kişisel cazibe ve kimliğini saklamak olmak üzere çok çeşitli becerileri oluğunu ileri sürmektedir. “Bunlar nasıl kullanılacakları ve dizginlenecekleri öğrenildikten sonra, sırf iş hayatında değil, günlük hayatta da ciddi yarar sağlayabilirler” görüşünü de belirtmektedir.
Dutton’ un ileri sürdüğü şey, düşük dozdaki psikopatlığın bronzlaşmış bir kişilik gibi olduğuna ve surpriz yararlar gösterebileceğine işaret eden kanıtlar olduğunu söylemesi.
Psikopatik kişiliğin enine boyuna bilimsel gözlem ve metodlarla incelenip sonuçlarının sunulduğu bu kitabı okuduğunuzda daha geniş bir bakış açısına sahip olabilirsiniz. Ben bu kitabı okuyunca diğer adı “Antisosyal kişilik bozukluğu” olan psikopatinin klinik görünümünü anlatma ihtiyacı duydum.
Antisosyal kişilik bozukluğu 15 yaşından önce başlayan, yaygın bir antisosyal ve başka insanların haklarını çiğneme ile belirli bir bozukluktur. Ciddi sosyal sorunlara yol açtığından, tüm kişilik bozuklukları içinde en önemlilerinden biridir. Bozukluk, yalnız psikologların değil, sosyolog, hukukçu ve kriminologların da öteden beri ilgi ve dikkatini çekmiştir.
Farklı tanı ölçütleri kullanılarak yapılan çalışmalarda antisosyal kişilik bozukluğunun yaygınlığı % 0.05-15 arasında bulunmuştur. Bu oran Amerikalı erkeklerde %3 den yüksek, Amerikalı kadınlarda ise % 1’den düşük bulunmuştur. Antisosyal kişilik bozukluğu erkeklerde kadınlardan belirgin olarak daha yüksek oranda bulunur.
Kişi 15 yaşından önce davranım bozukluğu tablosu göstermiş olmalıdır. Antisosyal; bir toplumda suç, ayıp, günah ya da ahlak dışı sayılan davranışları tekrarlamaya eğilimli, demektir. Bu karakter yapısı, tüm kişilik bozukluklarında olduğu gibi küçük yaşlardan itibaren kendini belli eder.
Hasta her türlü suçu işleyebilir.. Bunlar polis tarafından tutuklanması gereken ağır suçlar olabilir. Bunlar arasında en çok görülenler, hırsızlık, gasp, saldırganlık, ırza geçme, ya da diğer cinsel suçlardır. Bazen de yalnızca, ahlak, işyeri, ya da okul kurallarını çiğnemekle sınırlı olabilir.
Başka insanlara karşı sorumluluk, sadakat ve dürüstlük duygusu yoktur. Verdiği sözleri tutmaz, durmadan yalan söyler ve insanları kolayca aldatır. Başkalarının iyi niyetinden yararlanır. Yalanı yüzüne vurulunca utanmaz. Dolandırıcılık, sahtekarlık, insanları zevk için enayi yerine koyma gibi davranışlar sık görülür. Eşlerine de bağlı değillerdir. Nikahlı ya da nikahsız sık eş değiştirebilir.
Bu kişilerin çoğu iş tutmaz ve bir baltaya sap olmaz. Eğer bir işe girecek olursa, işi aksatması ya da diğer disiplin bozucu davranışları sebebiyle çabuk kovulur. Geçnebilmek için ya parası olan bir yakınını sömürür ya da yasadışı yollardan para kazanır.
Kendisinin ve başkalarının güvenliğini düşünmez. Heyecan ve uyarılma açlığı nedeniyle, tehlikeli serüvenlere atılabilir ya da önüne gelenle yatabilir.
En kötü özellikleri arasında saldırganlık ve kolay öfkelenme vardır. Kolay kavga çıkarır, böyle durumlarda karşısındakini ağır yaralayabilir. Bundan en çok zarar görenler genellikle ailesi ve çocuklarıdır. Çocuğu varsa, ebeveynlik görevlerini de genellikle yerine getirmez.
Önemli bir özellik kişinin asla yaptıkları yüzünden pişmanlık ya da suçluluk duymamasıdır. Başkalarına verdiği zararı kolayca rasyonalize eder. Asla ders almaz, ceza vermenin etkisi olmaz. Pişmanlık gösterileri genellikle sahtedir.
Alkol ya da madde bağımlılığı (ya da kötüye kullanımı) çok sık gelişir. Cinsel sadizm genel populasyondan daha sık görülür ve cinsel suçlarının nedenini oluşturabilir. Ağır vakalar normal yaşam süremez. Bunların doğal olmayan yollardan (kaza, intihar ya da başkasının elinden) ölme olasılığı daha yüksektir.
Yaş ilerledikçe tablo bir miktar “sönme” eğilimi gösterir. Saldırganlık, irritabilite ve cinsel suçların sıklığı azalır.
Anne-babasız büyümüş çocuklarda, örneğin sokakta ya da yetiştirme yurtlarında büyümüş ya da tutarlı bir ebeveyn eğitimi görmemeiş çocuklarda ieride bu bozukluğun ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Babada alkolizm olması, çocukken cinsel ya da fiziksel olarak sömürülmüş olma da saptanmış yatkınlaştırıcı etkenlerdir.
Tedavi
Tedavi umudu en az olan kişilik bozukluğudur. Tedavi amacıyla hastaneye yatırılmaları faydadan çok zarar verir. Batıda, cezaevi koşullarında uygulanan bazı “düzeltme” programlarının yararlı olduğu ileri sürülmüştür.
Uzman Psikolog, Psikoterapist Ruşen Nur Arıkan
Yararlanılan Kaynaklar
Öztürk, M.O.(1997). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Hekimler Yayın Birliği, 7. Basım, Ankara.
Dutton, K.(2012). Olağan psikopatlar. Çev. Cem Duran, Domingo yayınları, 3. Baskı, 2013, İstanbul.